DEVAM: 31. Abdestin
Farziyeti
حَدَّثَنَا
عُثْمَانُ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ
حَدَّثَنَا
وَكِيعٌ عَنْ
سُفْيَانَ
عَنْ ابْنِ
عَقِيلٍ عَنْ
مُحَمَّدِ
ابْنِ الْحَنَفِيَّةِ
عَنْ عَلِيٍّ
رَضِيَ
اللَّهُ عَنْهُ
قَالَ قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
مِفْتَاحُ
الصَّلَاةِ
الطُّهُورُ
وَتَحْرِيمُهَا
التَّكْبِيرُ
وَتَحْلِيلُهَا
التَّسْلِيمُ
Ali (radiyallahu
anh)'den demiştir ki; "Resuiullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle
buyurmuştur: "Namazın anahtarı, taharet (abdest-teyemmüm) dir. Tahrimi
(girişi), tekbir almak; tahlili (çıkışı) selam vermektir"
AÇIKLAMA: Metindeki "tuhur"dan maksat, su ile
veya toprak ile temizlenmektir.Bu da hem abdesti, hem de ğuslü içine
almaktadır. Hadis-ı şerifte namaz, kilitli bir hazineye benzetilmiştir. Bu
nedenle abdestsiz ve ğusülsüz kimseler bu hazineyi açamazlar. Ancak bu manevi
pislikten temizlenen kişiler namaz hazinesinin kilidini açarak o kıymetli
mücevherleri elde edebilirler. Taharet namazın şartıdır.
Namaza
giriş ise "tahrim" kelimesiyle ifade edilmiştir. Tahrim haram kılmak
demektir. Zira namaza "Allahu ekber" diyerek başlayan kimseye, artık
namazın dışında (konuşmak, yemek, içmek gibi) bir işle meşgul olmak haram olur.
işte bu sebepten iftitah tekbirine tahrim tekbiri de denir. Namaz'a tekbir ile
girilmesi hususunda ittifak olmakla birlikte, rükünden mi, yoksa şart'tan mı
olduğunda ihtilaf vardır.
Namaz için şart ve
rükün nedir?
Hades'ten
taharet, necasetten taharet, setr-i avret... gibi. Namazın dışında olup da
gerekli olana "şart; kıyam, kıraat... gibi namazın içinden olup da terk
edilmesi halinde namazı bozana da rükün denir. Bunların böyle olduklarında
ittifak vardır.
iftitah
(namaza giriş) tekbirlerinin alınması ile namaza başlanacağına göre, onu
namazın dışında sayan Hanefi fukahasımn çoğunluğunca iftitah tekbiri namazın
şartındandır. Rükündendir (namazın içindendir) diyenlere göre ise, tekbir ile
namaz arasında bir ara verme olmadığı için namazın içinden, yani rükünlerinden
sayılmıştır.
Bu
sebeble cemaatle namaz kılanların, imam'dan evvel iftitah tekbirini almaları
halinde ihtidalarının sahih olmadığında ittifak edilmiştir. Çünkü imama uymamış
sayılırlar.
Namaza
giriş tekbiri'ne gelince: Bu mevzuda Menhel yazarı şöyle diyor: "Cumhuru
ulemaya göre bu hadis-i şerif namaza ancak Allahu Ekber sözüyle
girilebileceğine, bu lafzın dışında bir lafızla girilemeyeceğine delalet
etmektedir. imam Ebu Hanife'ye göre ise, Allah'ı ta'zim ifade eden lafızlarla
da namaza girilebilir."
Ancak
bu lafızlar içerisinden Allahu ekber lafzını seçerek namaza onunla başlamak
vacib olduğundan bu lafzı terketmek mekruh olur. Delili ise "Allahu ekber
sözüyle başlamayan kimsenin namazı tamam olmaz." [Heysemî, Mecmau'z-Zevaid} mealindeki hadis-i
şeriftir ve: "Rabbinin ismini anıp namazı kılan” [A'la 15] ayet-i kerimesi de buna delalet eder.
Çünkü burada geçen zikir kelimesi tekbirden daha kapsamlıdır.
İmam
Malik ile İmam Ahmed ve selef ulemasının ekserisine göre ise, namaza ancak
"Allahu ekber" lafızıyla başlanabilir. İmam-ı Şafii'ye göre ise,
"Allahu ekber*' ve "Allahu'I-Ekber" lafızlarından biriyle
başlanabilir. Bu iki lafzın dışında bir lafızla başlamak caiz değildir. Delili
ise, mevzumuzu teşkil eden hadis-i şeriftir. Bu hadisten anlaşılan budur. Çünkü
Ekber lafzının başına "el" harf-i tarifini ilave etmek hadis-i
şerifte yerine getirilmesi emredilen "Allahu ekber” lafzına bir noksanlık
getirmez, ancak bu lafız yerine başka bir lafız kullanmak, bu emre aykırı
düşer.
"Allahu
ekber" lafzından başka bir lafızla namaza başlamanın caiz olmadığını
söyleyen cumhur-u ulemanın delilleri ise, şunlardır:
Mevzumuzu
teşkil eden hadis-i şerifte geçen "et-Tekbir" kelimesinin başında
bulunan harf-i tarif'in "and" için olması sebebiyle "Allahu
ekber** lafzına delalet etmesi.
856
ve 857 numaralı hadisler;
Hz.
Nebiin bütün namazlarında devamlı "Allahu ekber” sözüyle başlamış olması.
Hanefi
fakihlerinden Ebu Yusuf'a göre, tekbir kökünden gelen "Allahu ekber",
"Allahu'I-Cebir" Ie de girilebilir.
İmam
Ebu Hanife ve İmam Muhammed "Cenab-ı Hakk'ı tazim ifade eden bütün
lafızlarla namaza girilebilir" demektedirler. "er-Rahmanu Ekber"
"Allahu Ecel*', "Allahu A'zam" gibi, ancak "Allahu
Ekber" lafzı ile girmek vaciptir. Yukarıda zikredilen lafızlarla da namaza
girilir ise de, namazın vacibi terk edilmiş olur.
Namazdan
selamla çıkma: Hanefi Mezhebinde, teşehhüd miktarı oturduktan sonra, namazdan
isteyerek çıkmak, imam-ı Azam'a göre farz, İmameyne göre vacibtir. Ancak,
namazdan çıkışın selamla olması, ittifakla vacibtir. Çünkü Hanefi Mezhebine
göre "tek kişinin naklettiği (ahad) hadis'le ancak vacib sabit olur"
Bu nedenle bu hadisde ahad bir hadis olduğundan, Hanefilerce, selam vererek
namazdan çıkmanın hükmü vacib olmakla beraber, Malikiler ve Şafiilerce farzdır.
Hanefi
Mezhebinde namazdan selamla çıkılmasının vacib oluşuna delil, Ibn Mes'ud
hadisidir. Resul-i Ekrem (s.a.v.) İbn Mes'ud (r.a.)'a teşehhüdü öğretirken,
"İşte bunu, bunu, yaptın mı namaz borcundan kurtuldun" dediğine ve
namazın tamamlanması için selamdan söz etmediğine delalet eden 857 numaralı
hadistir. Ancak cumhura göre Hz. Nebi'in İbn Mes'ud'a selam'dan bahsetmemesinin
sebebi, onun selam lafzında kusur etmemiş olmasıdır.